Blog

Devlet Teşvikleri Sorunsalı

21 Ocak 2019

Değerli okuyucularımız,

Bu ayki yazımızın konusu, danışmanlık hizmetlerimiz sırasında sürekli karşılaştığımız devlet teşviklerinin ihtiyaca yönelik kullanımıyla ilgilidir.

Girişimcilerin ihtiyaçları sahip oldukları kimliğe ve çalışma metotlarına göre farklılaşmaktadır. Her bir girişimcinin farklı bir hikayesi ve farklı bir vizyonu var.

Tüm bu girişim hikayelerini desteklemek için bireysel olarak teşvik sisteminin kurulamayacağı da bir gerçek. Ülkemizde girişimci topluluğunun geneline hitap eden bir ulusal fon sistemi bulunmaktadır. Farklılaşan ve zamanla evrimleşen girişimcilik modellerine göre iyileştirmeye çalışılan bu sistemde yaşanan sorunsalları ve çözüm önerilerini aşağıda sıralayacağım:

Sorunsal 1: Girişimcinin kimliği

Girişimciliği belirli kalıplara sokmak ve farklı statülere sahip kişilere farklı çözüm yolları göstermek tartışmalı bir konudur. Kimilerine göre; mevzuatlara konulan kriterler proje başvuruları için bir giriş bariyeri oluşturmaktadır. Kimilerine göre ise, kamu kaynaklarının etkili ve verimli kullanılabilmesi için statü ve kaynaklara göre ön eleme yapmak gerekli görülmektedir. Ülkemizde fon sağlayıcı başlıca kurumların bu konuya olan bakış  açısına kısaca bir göz atalım.

TÜBİTAK: TÜBİTAK destek sistemini Akademik-Sanayi-Kamu-Girişimcilik şeklinde statü temellinde sınıflandırmıştır. Ar-Ge ve inovasyon temelli projeleri destek kapsamına almaktadır. Çağrı bazlı olan programlara kimlerin başvurabileceğini de ayrıca tasnif etmektedir. Girişimcilik ve sanayi desteklerinde genellikle proje yürütücüsünün en az lisans düzeyinde eğitim almış olması beklenmektedir. Özgeçmiş bilgileri, firma alt yapı ve imkanları projenin uygulanabilirliği açısından TÜBİTAK tarafından önemsenmektedir.

KOSGEB: Kurum destekleri çoğunlukla KOBİ’lerde kapasite artırmaya yönelik olduğu için KOBİ statüsünde olan veya destek kapsamında şirketleşecek olan girişimciler başvurabilmektedir. KOSGEB, TÜBİTAK’a nazaran daha çok kitleye hitap etmektedir. Bir bijuteri açmak isteyen kadın girişimci KOSGEB’den destek talep edebilmektedir. KOSGEB kaynak kullanım kontrolünü çoğunlukla desteklenen ve destek kapsamı dışında olan giderleri önceden belirleyerek sağlamaktadır.

Ticaret Bakanlığı: Bakanlık destekleri sermaye şirketi statüsüne sahip olan firmaların uluslararasılaşması ve ürün geliştirme maliyetlerine destek olmak amacıyla tasarlanmıştır. Bakanlığın belirlediği sınırlar çerçevesinde yurt dışı pazar araştırmasına ve müşteri görüşmelerinin gerçekleştirilmesine olanak sağlayan destekler mevcuttur.

Kalkınma Ajansları: Ajans destekleri bölgesel kalkınma odaklı programlardan oluşmaktadır ve bölgedeki kamu kurumu ve çatı kuruluşlara hitap etmektedir. Girişimci ve firmalar bu desteklerden doğrudan değil; dolaylı olarak yararlanabilmektedir.

Türk Patent: Odak noktası fikri ve sınai haklar olan Türk Patent, işlem giderleri ödendiği sürece başvuru sahibinin kimliğini önemsemeden herkese hizmet sağlamaktadır.

Özetlemek gerekirse; her kurumun girişimciye bakış açısı ve destek kapsamı farklılık göstermektedir. Bu durum girişimcinin hibe ve teşviklerden yararlanabilmesi için ciddi bir mesai harcamasına neden olmaktadır. Girişimcinin tek bir kurumla muhatap olabileceği bir teşvik sistemi kurulabilir mi sizce?

Sorunsal 2: Girişimcinin finansal ihtiyaçları

Bilindiği üzere iş fikrinin bulunduğu aşamaya göre girişimcinin finansal ihtiyaçları farklılaşmaktadır. Bizce her girişimcinin durumu bir diğerinden farklı. Dolayısıyla girişim fikrinin ortaya çıkışından itibaren her girişimci kendine özgü bir hikaye yazmaya başlamakta. Aşağıdaki görselde girişimler yatırım tutarına göre belirli gruplarda sınıflandırılmıştır. Bu görsel üzerinden olayı tartışalım.

(Kaynak:https://www.leapfunder.com/academy/reading_lists/7/articles/200)

Her girişimcinin kendine özgü bir ihtiyaç listesi mevcut. Dolayısıyla “sen erken aşama girişimcisin önce melek yatırımcılara git sonra risk sermayedarlarına git” demek ürünün pazara çıkmasını geciktirmekten başka bir şey değildir. Her girişimci yukarıdaki finansal döngüyü izlemeli diyemeyiz çünkü bu gerçekçi olmaz. Burada yapılması gereken şey, vakaya göre (case by case) ilerlemektir. Girişimcinin ihtiyaçlarını anlayacak ve onu doğru kişilerle buluşturacak bir network ağına ihtiyacı var. Üniversiteler, Teknoparklar, TTO’lar veya danışmanlık firmaları bu işi üstlenmeli ve girişimciye özel bir network ağı oluşturmalıdır.

Bu arada teknogirişimciler kamu kaynaklarıyla bir şekilde finansal döngülerini gerçekleştirebiliyor. Sosyal girişimciler için henüz böyle bir imkan bile sağlanmadı. Bu da başka bir yazımızın konusu olsun.

Sorunsal 3: Mentorluk gereksinimi

Çözmemiz gereken bir diğer problem de girişimciler için ulusal çapta bir mentor havuzu geliştirmek. Bu havuzun için de profesyoneller, akademisyenler, girişimciler ve farklı meslek gruplarından oluşan, işinde tecrübeli ve girişimciye entelektüel sermayesiyle katkıda bulunabilecek kişilerin olması gerekli. Tabii bu havuzun içinde yer alan insan kaynağının yönetilmesi ve motivasyon unsurlarının oluşturulması için de bir modelleme gerekli.  Sonuçta, karşılıklı motivasyon unsuruna sahip olmayan kişilerden biri süreci yarıda bırakmaya her zaman yatkın durumda olacaktır. Gözlemlediğim mentor-girişimci eşleşmelerinde en önemli problemler tarafların ilişkilerinin kısa sürmesi, paylaşımlarının kısıtlı olması ve mentörlerin girişimcilerle yeterince ilgilenmemesi şeklinde. Akıllı girişimciler mentorluk mekanizmasının yararlı bir mekanizma olduğunu fark ediyor ve bu durumdan mümkün olduğunca yararlanmak istiyor. Burada motivasyonu düşük olan taraf mentörler. Farklı meslek gruplarında yer alan bu kişileri motive etmek ve onları sistemin içinde tutmak gerekiyor. 

Sorunsal 4: “Ulusal sınırlarda inovatif olma” stratejisi

Kamu fonları ülkemizde uluslararası çapta yenilik içeren projelerin yanında, Ar-Ge ve inovasyon ekosisteminin gelişmesi ve girişimciliği cazip kılmak için “ulusal sınırlarda yenilik içeren” projelerin desteklenmesi için de kullanılmaktadır. Bu durum hem girişimciler hem de tüm ekosistem oyuncuları açısından kafa karışıklığı yaratmaktadır. Girişimci kamu kurumlarından ulusal anlamda yenilik içeren teknolojisi için destek almakta ve projesini olgunlaştırmaktadır. Uluslararası pazara açıldığında girişimciler projelerinin yeterince yenilik içermediğini ve özgün yanlarının zayıf olduğu gerçeğiyle karşılaşmaktadır. Bu durum ulusal çapta yenilik içeren fakat yurt dışı pazarında karşılığı olmayan girişim yığınlarının oluşmasına neden olmaktadır. Hibe ve desteklerin motivasyon unsuru olarak kullanılması çok mantıksız değil elbette. Fakat girişimcilere bu durum açıklanmalı ve uluslararası vizyon kazanmaları için gerekli mentorluk desteği sağlanmalıdır. Ya da destek oranı, proje kapsamında önerilen inovasyonun ulusal çapta mı yoksa uluslararası çapta mı etki getireceği değerlendirilerek belirlenebilir. Örneğin; ulusal bazda inovasyon içeren projeler %50; uluslararası çapta inovasyon içeren projeler %75 gibi.

Sorunsal 5: Teknolojinin mevcut durumunun tespiti ve geliştirilmesi

Proje yazımı ve iş planı hazırlama aşamasında karşılaştığımız en önemli sorunlardan biri de  girişimcinin pazarı yeterince tanımaması ve girişimcinin rakiplerinin çoğunu henüz keşfetmemiş olmasıdır. Pazar araştırması yapmak için basit bir internet araştırması elbette yeterli değil. Ürün - müşteri buluşmasının gerçekleşmesi ve sonraki aşamalar bir çok dinamik süreçten oluşmaktadır. Bir yandan ürün modifikasyonları devam ederken bir yandan da pazar dinamikleri sürekli değişime uğramaktadır. Dolayısıyla girişimcinin pazarla iç içe olup teknolojinin mevcut durumunu sürekli takip etmesi gerekmektedir. Bunun için ulusal & uluslararası fikri hak başvuru ve tescillerinin takibi, akademik yayınların takibi ve pazar bilgileri takip edilmeli, değerlendirilmeli ve mevcut teknolojinin geliştirilmesi girişimcinin odak noktalarından biri olmalıdır. Girişimcinin bu dinamik bilgi sistemini kontrol etmesi için de gerek insan kaynağına gerekse finansmana ihtiyacı olmaktadır. Pazar araştırması maliyetli bir iştir ve bu konuda bir destek sistemi geliştirilmelidir.

Girişimcilik serüveninin bir parçası olan okuyucularımız için beş temel sorunsala değinmeye çalıştık. Bu sorunsalların tamamı birbiriyle ilişkili ve aynı ekosistemin oyuncularını etkileyen problemlerdir. Bu problemlerin çözümünde kamu-üniversite-iş dünyası ve toplum birlikte hareket etmeli ve gerektiğinde sorumluluk üstlenmekten çekinmemelidir.

                                                                                                        Gizem ÖZGÜN BÜRKEN

©2018 E-CO Consulting & Coaching. All Rights Reserved.